

Ahilerin İzinde Projesi
‘’Ahilerin İzinde Ankara’’ projemiz kapsamında; öğrencilerimize Ahilik kavramının neyi ifade ettiğini anlatmak ve Ahilik prensiplerini aşılamak amacıyla Ahilik kültürünün başladığı ve geliştiği tarihi yerleri gezip görmelerini sağlamak. Her ay düzenlenmesi planlanan bu gezilerle öğrencilerimizin tamamına Ahilik kültürünü yaparak yaşayarak öğrenme imkânı sunmak.
AHİLERİN İZİNDE
ANKARA
Raşit HİÇYILMAZ
2024
PROJE ADI: Ahilerin İzinde Ankara
PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ:
Raşit HİÇYILMAZ - İsmet ÖNDAĞ -Yasin KUŞ- Osman ÖZSOY
PROJE ALANI: Çiğdemtepe Şehit Mehmet Coşkun Kılıç Mesleki Ve Teknik Anadolu Lisesi Öğrencileri ile Ankara gezisi.
PROJE AMACI:
Ahilik kültürünü, Ankara‘nın tarihi yerlerini gezerek Çiğdemtepe Şehit Mehmet Coşkun Kılıç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerine tanıtmak ve Ahilik prensiplerini aşılamak.
PROJE TARİH ARALIĞI:
2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılı Boyunca her ay yapılması planlanmıştır.
PROJE ÖZETİ:
‘’Ahilerin İzinde Ankara’’ projemiz kapsamında; öğrencilerimize Ahilik kavramının neyi ifade ettiğini anlatmak ve Ahilik prensiplerini aşılamak amacıyla Ahilik kültürünün başladığı ve geliştiği tarihi yerleri gezip görmelerini sağlamak. Her ay düzenlenmesi planlanan bu gezilerle öğrencilerimizin tamamına Ahilik kültürünü yaparak yaşayarak öğrenme imkânı sunmak.
Bu kapsamda:
· Hacı Bayram ziyareti
· Eski Meclis,
· Hamam Önü,
· Mehmet Akif Ersoy’un evi ve Tacettin Dergâhı,
· Kale yokuşu, Hacettepe, At Pazarı, Saman Pazarı, Koyun Pazarı
· Kale içi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ‘nin gezilmesi planlanmaktadır. Projenin sonucunda öğrencilerin Ankara’nın tarihini ve kültürel mirasını yaparak yaşayarak öğrenmeleri ve Ahilik kültürünü daha yakından tanıyarak erdemli insan olmak yolunda bilinçlenmeleri beklenmektedir.
GEZİ AKIŞI:
Gezimizin yol haritası: Okuldan ayrılış daha sonra belirlenen saatte olacaktır.
· Hacı Bayram ziyareti, bahçede kahvaltı,
Bu aşamada öğrencilerle aşağıdaki bilgiler paylaşılacaktır:
(Ahilik Prensipleri ve Ahilik Kültürünü Anlatan Metin)
Ahi mezarlığı ziyareti Ahiliğin anlatımı özet olarak; 13. yüzyılın başlarında 1205 yılında Ahi Evran’ın Ahilik olarak kapılarını açtığı felsefede ve uygulamada Müşteri, veliyu’n-ni’met (nimetin sahibi nimeti tedarik eden) olarak tanımlanmış, ticari faaliyetlerin merkezine konulmuş ve bu anlayış da Ahiliğin temelini oluşturmuştur.
Köken olarak Arapçadan gelen Ahi kelimesi “kardeşim” anlamına gelmektedir. Bunun ile birlikte bu sözcük Kutadgu Bilig ve Divan-ı Lügat ’ül Türk eserlerinde “eli açıklık, cömertlik, ali cenap” anlamlarına gelen “Akı” kelimesinden geldiği de ifade edilmektedir. Temelleri 12. yüzyılda atılan Ahilik Teşkilatı Felsefesi, Anadolu’nun tamamına yayılarak günümüze kadar izleri devam eden sosyal, kültürel ve ekonomik bir oluşumdur. Ahilik Teşkilatı Selçuklu Devleti ve sonra Osmanlı Devleti nihayetinde Afrika- Avrupa-Asya coğrafyasında esnaf, ticaret ve sanayi işletmelerine rehberlik etmiştir.
Anadolu Selçuklularındaki Ahilik Teşkilatı ilk sivil toplum kurumlarındandır ve öncelikli amacı ticari faaliyetlerde düzenlemeler yapmak ve meslek erbabı yetiştirmek amaçlanmıştır.
Ankara’nın manevi lideri Hacı Bayram ı veli hazretlerini ziyaretle başlayan bir projedir. Türbe ziyareti ile başlayacak bu gezinin amacı genç nesilleri birbiri ile arkadaş, dost ve ahi etmektir.
Ahilik, doğruluğun, yardımseverliğin ve iyi ahlakın birleştiği bir sosyo-ekonomik düzen olarak yaşadığı dönemin toplumsal yapısını; eğitim-bilim, organizasyon, kalite standardı, üretici-tüketici ilişkisi, denetim gibi konularda düzenleyen yetkin bir sistemdir.
Erdem, kardeşlik, mertlik, dürüstlük, ılımlılık, akılcılık, verimlilik ve olgunluk gibi kavramlarla özdeşleşmektedir. Gezi sırasında Ankara evinin özelliklerinin evde davranış, edep ve adabının anlatımı, kahvaltı sofra kültürü ve hizmet etmenin fazileti anlatılarak ve uygulanarak; İYİ HUYLU VE GÜZEL AHLAKLI OLMAK ilkesi doğrultusunda yol arkadaşlığını öğretmek amaçlanmıştır.
Peygamber Efendimiz buyurmuştur: "Ben, ancak (ahlakın iyi ve güzel olanlarını) tamamlamak için gönderildim." "Sizin imanca en güzeliniz, ahlakça en güzel olanınızdır.“ İyi huylu insan, çevresiyle iyi ilişkiler kuran, onlarla iyi geçinen, güven veren, çevresi tarafından sevilen sayılan iyi ahlaklı, güzel tabiatlı insan demektir.
Bir ayet i Kerimede “Nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.” buyuruluyor.
Peygamber Efendimiz “Sirke, balı bozduğu gibi, kötü huy da ameli bozar.” buyuruyor. "Allah için kullarının en sevgilisi, ahlakça en güzel olanıdır."
· Eski Meclisimiz; tarihimizi yaşayarak anlatım yapılır.
· Ulus’tan yürüyerek ve Ankara tarihini anlatarak Hamam Önü’ne geçilir.
· Mehmet Akif Ersoy’un evi ve Tacettin Dergâhı mıntıkası,
· Kale yokuşu, Hacettepe, At Pazarı, Saman Pazarı, Koyun Pazarı
· Kale içi, Anadolu Medeniyetleri Müzesi gezilir.
· Okula dönüş.
PROJEDEN BEKLENEN FAYDALAR:
Özellikle meslek lisesi öğrencilerinin; ‘’İŞİNDE VE HAYATINDA GÜVENİLİR OLMAK’’ düsturu ile mesleğinde dürüst, güvenilir ve samimi bir insan olmaları aşılanmaya çalışılır: Hayatı boyunca, davranışlarında ve yaşamında doğruluğu kendine ilke edinen insanlar toplumda güvenilir insan olarak kabul görür. Toplumda güvenilir insan olarak bilinen kişilerin sözlerine değer verilir, kendilerine saygı gösterilir.
“İnsan yaşamında onur da, ödül de, iyi özelliklerini davranışlarıyla gösterenler tarafından kazanılır.” Ahiliğin ve daha sonra ahiler tarafından oluşturulan “Loncaların” en önemli özelliği kendi içlerinde oldukça etkin bir özdenetim mekanizması geliştirmeleri, bu sayede standartlar belirleyip ürün kalitesini artırıp, müşteri değerini arttırmak için çalışmalarıdır.
İş sahibi, esnaf olduğunda; AHDİNDE, SÖZÜNDE VE SEVGİSİNDE VEFALI OLMAYI hayatına düstur etmeyi öğretmek. Geçmişte belli başlı tüm uygarlıklar Hammurabi Yasalarına kadar uzanan uygulamalarla, tüketici haklarını özel olarak korumuşlardır. Bizde de, Selçuklu ve Osmanlılar zamanında Ahilik Örgütleri, “bol, kaliteli, ucuz üretim ve tüketicilerin korunması” felsefesini düstur edinmiştir. Toplam Kalite Yönetiminde olduğu gibi Ahilik Örgütü’nde de üretim “Müşteri Odaklıdır” ve tüketici mutluluğu ön plandadır. Ahi esnafında “Müşteri Velinimettir”, Toplam Kalite Yönetiminde ise “Tüketici Kraldır”.
Gezilerde toplum yaşamını, hareketleri, her hareketin toplumu nasıl etkilediğini, sözün nerelerde nasıl kullanılacağını; SÖZÜNÜ BİLMEK, SÖZÜNDE DURMAK düsturunu hayat içinde öğretmek. Ahi teşkilatında kalite anlayışı, müşteri odaklı üretim ve her kademede yürütülecek eğitim anlayışından geçmektedir. Mal ve hizmet üreten ahiler her şeyden önce müşteri isteklerini göz önüne almak zorundaydılar. Kaliteli mal ve hizmet üretimi, iyi eğitilmiş çırak, kalfa ve ustalardan oluşan personel kadrosuyla sağlanırdı. Ahi teşkilatının kurucusu sayılan Ahi Evran, ilk olarak esnaflar arasında birlik ve dirliği sağlamıştır. Esnafın denetlenmesine ve özellikle de eğitilmesine önem vermiştir. Her esnafın sağlam iş yapıp yapmadığını, müşterilere karşı davranışlarını kontrol etmiş, üretilen malların kaliteli ve standartta olmasına çalışmıştır.
Tatlı dil ile her kapıyı açabileceğini ’’ sözün savaşı bitirdiğini, sözün baş kestirdiğini’’ GÜLER YÜZLÜ VE TATLI DİLLİ OLMANIN ehemmiyetini belletmek. İşinde başarılı olmanın yolunun davranışlar ile ilişkili olduğu gerçeğini de ekonomik başarıya ulaşmış ulusların iş ilişkilerine işaret etmektedir. Modern kalite anlayışını “Tüketici mutluluğunu sağlamak” “Ekonominin çıkış noktası insandır ve insanı göz ardı ederek üretmek; kalitesizlik, pazarsızlık ve verimsizliktir”.
Kısaca verimsizlik de; “kalitesizliği, yüksek maliyeti, pazarda rekabet edememeyi beraberinde getirmektedir” sözleri güler yüz ve tatlı dilli olmayı zorunlu kılmaktadır.
Gezilerde olabilecek hata ve kusurları yolunca anlatmak ve HATALARI YÜZE VURMAMANIN ne manaya geldiğini ve faydalarını belletmek. Usta sadece ahi teşkilatının öngördüğü kadar çırak alabilirdi. Çünkü çırakların sayısı çok olursa işyerinde eğitim, üretim, kalite ve standart istenilen özellikte gerçekleşmeyecek ve kontrol güçleşecektir. Yapılan hatalar hatasız işler ile gösterilir, eğer bir usta kalitesiz mal üretir, üretim standardına uymaz, kalfaların ücretlerini vermez, çıraklarını sömürür, onlara bildiklerini öğretmez ve kendinden beklenen görevleri yerine getirmezse, ustaya işyeri kapatma cezası verilirdi
Gezi sırasında kendisinden önce yol arkadaşlarını düşünmenin; DOSTLUĞA ÖNEM VERMEK, TEVAZU SAHİBİ OLMANIN değerini yaşatmak. Ahi birliklerinde birlikte dayanışma yaparak çalışma yapılmakta olduğundan çıraklar ve kalfalar arasında dostluklar önemsenir ve tevazu önemsenirdi.
Hatalı davranışta bulunan veya görülen hatalı davranışlar üzerinden; KÖTÜLÜK EDENLERE İYİLİKTE BULUNMAK düsturunu ve önemini anlatmak. Ahilikte üretilen kaliteli mal ve hizmeti ucuza satmak esastı. Kalitesiz bir malı fiyatından daha yüksek bir bedelle satmak suç olarak görülürdü. Ahi birliklerinde üretilen mal ve hizmette kalite ve verimliliğin artırılması için aşağıdaki kriterlere özellikle dikkat edilirdi
Hareket sırasında birbirlerini korumak, gözetmek ve değer vererek; MAHİYETİNDEKİLERİ KORUMAK VE GÖZETMEK görevleri verilerek koruma, merhamet ve saygı duygularını yaşatarak öğretmek. Ahilikte öğrenme ve eğitime çok önem verilir. İkisi temel olmak üzere, üç yönlü eğitim vardır. Bunlar mesleki eğitim, tekke eğitimi ve medrese eğitimidir. Medrese eğitimi mecburi değildir. Ömür boyu ve her kademede devam edecek olan mesleki eğitimle tekke eğitimi Ahiliğin temelidir
Anne ve babanın hakları anlatılarak çocukların görevleri işlenmeli ve ebeveyne davranış bilinci geliştirilmeli; ANAYA VE ATAYA HÜRMET ETMEK Kur’ an ve sünnetlerle desteklenmelidir. Çıraklara önce toplumun ahlak ve erdemleri öğretilir, daha sonraki aşamalarda ise, meslek eğitimine geçilirdi. İş eğitimi teorik ve pratik olarak “yaparak öğrenme” ve “beceri geliştirme” tekniğine dayanmaktaydı. Bu sistemde çıraklar ustalarına, mesleklerine ve örgütsel bağlılığın prensiplerine çok güçlü bir inanç içinde olurlardı. Dolayısıyla Ahi eğitimi, “bilenin bilmeyenin elinden tutması” olarak kabul edilmekteydi
Toplumun yarası olan bir hastalıktır dedikodu. DEDİKODUYU TERK ETMEK düsturu çerçevesinde bu tür hastalıkları terk etmek ve tedavi yöntemleri geliştirilmelidir. Ahiler teşkilatında çalışanlar arasında dayanışmayı sağlamak, moral ve verimliliği artırmak için akşam zaviyelerinde toplanılır, yemekten sonra dini, ahlaki ve mesleki konularda eğitici kitaplar okunur, sohbetler edilir, ilahiler söylenirdi. Buralarda stres atılır, bilgi ve tecrübeler artırılır, ertesi güne büyük bir moralle motive olarak işe başlanırdı. Bu eğitimlerle davranış eğitimleri önemsenirdi.
İnsanın iyilik üzerine yaratıldığını ve iyilik üzere asıl yurduna dönmesi gerektiği; KOMŞULARINA İYİLİK ETMEK düsturu üzerinden komşu hakları ve iyilik konuları işlenmelidir. Ahilik Teşkilatı’nda çalışanların işlerinde daha başarılı olabilmeleri için sürekli eğitime tabi tutulmaları sağlanmıştır. İş dışında eğitim zaviyelerde verilirken işbaşında eğitim ustalar tarafından kalfa ve çıraklara verilirdi. Ahilik Sistemi’nde önemli olan konulardan bir tanesi işi ehline teslim etmek olmuştur. Zeki ve kabiliyetli kişilerin iş hayatına atılması, yapılan işi daha verimli ve kaliteli hâle getirmenin en önemli ve temel yollarından biri olarak görülmüştür. Bu durum komşu ilişkilerini ve dayanışmaları güçlendirirdi.
Hırsızlık, haksızlık ve mala tecavüz gibi konular; BAŞKASININ MALINA HIYANET ETMEMEK düsturu üzerinden ihanet ve anlamı anlatılmalıdır. Ahilikte sosyal ilişkiler, dayanışma ve işbirliği pekiştirilmiştir. Üst yönetimden, çırağa kadar bütün çalışanların işbirliği içerisinde bulunması, bu felsefenin en önemli amaçlarından biridir. te Ahilikte israf öncelikle haram olduğu ve maliyetleri arttırdığı için yasaktı. Üretilen mal ve hizmetlerde sıfır hata esastı. Ahilik sisteminde önem verilen bir diğer konu ise işbölümü ve uzmanlaşmadır. Bu bağlamda her bir ahinin tek bir işte uzmanlaşması, başka bir işte çalışmaması ve bunu en iyi bir şekilde yapması önerilmiştir. Hatalı ve eksik yapılan malın ihanetle eş değer olduğu anlatılmalıdır.
Kahvaltı, ikramlar ve öğrencilerin getirebileceği yiyeceklerle paylaşım duygularının geliştirilmesine; CÖMERT, İKRAM VE KEREM SAHİBİ OLMAK duyguları yaşatılabilir. Ahilik Teşkilatı’nda işyeri sayısı belirli bir plan dâhilindeydi. İş yeri açabilmek için meslekte yetişmiş olmak ve sırasıyla çırak, kalfa ve usta mertebelerine ulaşmış olmak gerekmekteydi. Usta olduktan sonra da ancak müsait bir yer varsa dükkân açılmasına izin verilirdi. Çünkü halkın ihtiyacına göre işyeri planlaması yapılırdı. Üyelerinin ürettiği malın standardına göre fiyatlarını tespit ederdi. Örneğin; bir ayakkabı alan insan, ödediği fiyata göre bunu ne kadar süre giyebileceğini bilirdi. Belirtilen zamandan önce, ayakkabı kullanılamaz hale gelirse, ayakkabıyı aldığı sanatkâra götürerek parasını geri alırdı. Bu durum fiyat ve nitelik açısından da standartların dikkate alındığını göstermektedir. Siftah yapmayan komşunun gözetildiği anlatımı yapılmalıdır.
Karşılaşılabilecek durumlar kullanılarak; DAİMA HAKKI KULLANMAK, HAKKI SÖYLEMEK düsturu ve yalan söylememe konuları işlenmelidir. Belirli bir kalite standardının altına düşmek, ahlaki ve vicdani açıdan doğru kabul edilmemekte ve böyle davranan kişiler “yolsuz” ilan edilmekteydi. Yolsuz ilan edilme, bir esnaf için ağır ve yüz kızartıcı bir suçtu. Yolsuz ilan edilen kişi, sanatı için gerekli olan hammaddeyi piyasadan alamaz, kimse ona mal satmaz, ürettiği ürünü piyasaya süremezdi. Kahvelere kabul edilmez, toplantı yerlerine giremez, kısacası herkes onunla irtibatını keser kişi bir nevi sosyal yaptırıma tabi tutulurdu. Ayrıca ikazlara aldırmayıp kalitesiz üretime devam edenlerin işyerlerinin kapatılması, daha da ileri gittiği takdirde esnaflıktan ihracına kadar kararlar alınabiliyordu. Fütüvvet namelerine göre Ahilik Teşkilatı mensuplarında bulunması gereken genel özellikler ise emniyet, tevazu, affedici olma, doğruluk, cömertlik, bencil olmama, realizm (uyanıklık), arkadaşlarına nasihat etme, onları doğru yola sevk etme olarak sıralanmaktadır
Gezide ve olumsuz davranışlarda; SABIR EHLİ OLMAK, ÖFKESİNE HÂKİM OLMAK düsturu işlenmeli, faydaları öne çıkartılmalı ve toplumun gerginliği karşısında nasıl tavır almaları gerektiği anlatılmalıdır. “Ahi Birlikleri, hangi üründen ne kadar üretileceğini müşteri ihtiyaç ve isteklerine göre belirlemekteydi” Ahilik Teşkilatı felsefesinde müşteri ihtiyaçlarına cevap vermeyen üretim ayıplı kabul edilmiştir. Ahi Baba, pazar içerisinde birçok inceleme yaparak pazardaki tüketicinin hangi miktar, tür ve kalitede ürüne ihtiyaç duyduğunu tespit etmiştir. Bu durum günümüz kalite kontrol çemberlerinin ilk uygulanışı olan zaviyelere taşınarak ve tüm esnaf topluluğuna duyurulmaktadır. Sabır zorlanmadan zaman geçmeden adalet sağlanırdı.
Geçici bir dünya içerisine yaşadığımız gerçeğini ve yaptığımız iyilikler dışında hayra ulaşabileceğimiz YAPTIĞI İYİLİKTEN KARŞILIK BEKLEMEMEK düsturu ile anlatılmalıdır. Ahilik, kişinin alın terini değerlendirmiş, ticaret ve üretim alanında kaliteyi amaçlamıştır. İşçi, ürettiği meta ile neredeyse özdeşleşmiş onunla kaynaşmıştır. İş alanı, üretim, insanın aynası haline getirilmiş, iş yerinin temizliği ve düzeni kurallara bağlanmış, kalite, üretimi yapanın namusu olarak değerlendirilmiştir. Bu anlamda kalite kontrolleri de üreticilerin denetlenmesinde ve müşteri memnuniyetinde önemsenen bir uygulamadır.